Şiddet gelişen teknolojiyle birlikte insanların yaşamlarında daha fazla yer almakta ve çocuklar kendi yaşantılarında olmasa da şiddete daha fazla tanık olmaktadırlar. Günümüz koşullarında anne babaların çocuklarını şiddetten tamamıyla korumaları imkansız hale gelmiştir.
Şiddet, çocukların yaşamlarında değişik koşullarda ve farklı derecelerde ortaya çıkabilir. Şiddetin çocuklara olan etkisi düşünüldüğünde çocuklar üzerinde en fazla etkiyi aile içi şiddetin yarattığı bilinmektedir.
Aile İçi Şiddet
Aile üyeleri arasında yaşanan fiziksel, cinsel ve psikolojik istismar ve evdeki eşya ve hayvanlara gösterilen şiddet aile içi şiddet olarak adlandırılır. Şiddet yaşanan bir ortamda çocukların gelişimsel ve duygusal ihtiyaçları yeterince karşılanamaz çünkü şiddet gören veya şiddet uygulayan kişiler çocuklara uygun bakımı veremeyecek durumda olurlar. Şiddetle içiçe yaşayan ebeveynler çocuklarına kendi çaresizlik ve umutsuzluk duygularını geçirirler ve çocuklarına güven hislerini veremezler.
Aile içi şiddetin çocuklar üzerinde birçok etkisi olur. Küçük yaşlardaki çocuklar yaşananlara anlam vermekte zorlanırlar ve kendilerinin bir hata yaptığına inanmaya başlarlar. Bu da suçluluk hissetmelerine sebep olur. Sözel olarak duygularını ifade etmekte zorlandıkları için davranışsal bazı tepkiler vermeye başlarlar.
Şiddete maruz kalmış ya da tanık olmuş çocuklar aşağıdaki belirtilerden bir veya daha fazlasını gösterebilirler :
- Aşırı bir endişe hali, korku, sık irkilme,
- Karın ağrısı, mide bulantısı, baş ağrısı gibi psikosomatik belirtiler,
- Alt ıslatma,
- Dil gelişiminde gerileme,
- Çevreye karşı ilgisizlik,
- Uyumakta zorluk, kabus görme,
- Sık ve uzun süreli ağlama,
- Yeme problemleri,
- Konsantrasyonda zorluk,
- Sinirlilik, öfke nöbetleri, agresif davranışlar,
- Dürtüsel davranışlar,
- Özgüven azalması,
- Temel güven duygusunun sarsılması,
- Yaşından küçük davranışlar,
- Arkadaş ilişkilerinde sorunlar,
- İntihar eğilimleri,
- Okulda başarısızlık.
Çocuklar ilişki kurma biçimlerini ailelerden öğrenirler. Şiddet yaşanan ailelerde çocuklar şiddet kullanarak ilişki kuran aile üyelerini gözlemledikleri için dışarıda ilişki kurma biçimleri de bu şekilde olur. Bazı çocuklar agresif, yıkıcı, kaba ve uygunsuz davranışlar sergileyebilirler. Kendilerini ifade etmekte zorlanırlar ve problem çözme becerileri yoktur. İstediklerini arkadaşlarını tehdit ederek almaya çalışır veya şiddet kullanarak insanların ilgisini çekmeye çalışır. Özellikle ergenlik döneminde başkalarına ve kendine zarar verme, alkol ve ilaç kullanımı gibi sıkıntılar ortaya çıkabilir. Bazı çocuklar ise saldırgan davranışların aksine içe kapanır, üzüntü, korku ve endişe gibi belirtiler gösterebilir. İleriki yıllarda da şiddet konusunda hassas, endişeli ve depresif bir ruh haline sahip olabilirler.
Şiddet yaşanan ailelerde ebeveynler şiddetin çocuklar üzerindeki etkilerini farkedip, şiddeti durdurmak ve çocukları korumak için adımlar atmalılar.
- Çocukları şiddetten korumanın tek yolu şiddeti durdurmaktır.
- Şiddeti durdurmak mümkün değilse, çocuğu şiddetten uzaklaştırmak gerekir.
- Ailenin tüm üyeleri psikolojik olarak yardım almalıdır.
- Aile üyeleri kendi aralarında yaşanan şiddeti konuşmalıdırlar.
- Şiddete maruz kalmış ya da tanık olmuş çocuk bu konuda konuşmak isterse, ona duygu ve düşüncelerini ifade edebilmesi için olanak sağlamak gerekir. Dinlerken yargılamadan, anlayışla dinlemek çocuğun kendini güvende hissetmesini sağlayacak ve ileride yardım almasını kolaylaştıracaktır.
- Sözel olarak kendini ifade etmekte zorlanan çocuklar duygu ve düşünceleri hakkında yazmaları ve resim yapmaları için teşvik edilmelidir.
Medyada Yer Alan Şiddet
Günümüzde teknolojinin gelişmesiyle artık evlerinde şiddete maruz kalmayan veya tanık olmayan çocuklar da medya yolu ile şiddete tanık olmaktadırlar. Amerika’da yapılan araştırmalarda medya yolu ile şiddete tanık olan çocuklarda saldırgan davranışların arttığı bulunmuştur. Buna ek olarak çocukların şiddete karşı duyarsızlaştığı ve genel endişe ve korku düzeylerinin arttığı gözlemlenmiştir.
Televizyonlarda yer alan haber programları, filmler, diziler ve çizgi filmlere bakıldığında çoğunun şiddet içerdiğini görüyoruz. Çocukların ve gençlerin şiddeti taklit etmesini azaltmak amacıyla bu tür programlarda ana fikir şiddetin onay görmemesi ve cezalandırılması olmalıdır. Fakat programlara bakıldığında şiddetin doğurduğu sonuçların üzerinde durulmadığı, buna bağlı olarak da izleyenlerin yaşanan acılara karşı duyarsızlaştığı görülmektedir. Çocuklar da bu duyarsızlaşma sonucu şiddete maruz kalan kişilerle değil, şiddeti uygulayanla özdeşleşmeye başlamaktadır. Bunun sonucu olarak da kendi hayatlarında problemleri çözme ve onlarla başetme yolu olarak şiddeti kullanmaktadırlar.
Medyada yer alan şiddetin, ilgili kurumlarca kontrol edilmesi ve engellenmesi gerekirken ailelerin de çocuklarının üzerindeki medya etkisini sınırlamaları gerekmektedir.
- Çocuğunuzun hangi programları izlediğinden haberiniz olsun.
- Televizyonu çocuğunuzu oyalamak için kullanmayın
- Televizyonu izlemek istediği belli bir program olduğu zaman açmasını öğretmeye çalışın.
- Çocuklarınızın izlediği programları siz de izleyin.
- Programı izlerken çocuğunuzla program hakkında konuşun, yaşananları anlamlandırın.
Çocuğunuz seyrettiği şiddet içeren rahatsız edici bir programdan sonra bunu kendi hayatı ile ilişkilendirebilir. Bazen kendi güvenliğinden endişe duyabilir. Bu gibi durumlarda ona güvende olduğuna dair güvence verin. Çocuklar böyle zamanlarda ‘Bunlar sana olmaz çünkü …’ gibi kendilerini güvende hissettirecek sözler duymak isterler.
Çocukların tanık oldukları şiddet yerine benzer durumlar için alternatif davranışlar öğrenmelerine yardımcı olun. Bunun için çocuğunuzun kendi deneyimlerini kullanabilirsiniz. Örneğin ‘İnsanların problemlerini birbirlerini inciterek çözmeleri beni kızdırıyor. Hatırlıyor musun, sıra arkadaşına ……için çok kızmıştın? Sen onu incitmedin. Onunla ….. hakkında konuşmuştun.’ gibi bir yardımda bulunabilirsiniz.
Çocuğunuzun televizyon seyretmesini günde 1-2 saatle sınırlayın.
Çocuğunuza örnek olun ve kendi televizyon zamanınızı da sınırlayın.
Siz de fikrinizi belirtin